
Tür bakımından diğer benzerlerine oranla daha kısa süren yapıtın ikinci yarısı, ana temayı biraz daha gözler önüne seriyor. İlk bölümde kısmen astım sorunu yaşayan Aslı’nın hastanede geçen yaşamı işlenirken, oda arkadaşı Elena da ilerleyen süreçte seyirciyle iç içe olmak adına atılımlar yapıyor.
Yusuf, çarşıda altın işleme ustasıdır. Çırağıyla birlikte demire hayat vermekle yükümlü. Eviyle işi arasında geçen bir yol izliyor yaşam haritasında. Finalde, kendini iyice belli edecek olan yalnızlığına hazırlanıyor da diyebiliriz.
Bahçeköy halkının da sonradan dahil olduğu bu sanatsal film, son zamanlarda izlediğim Bir Zamanlar Anadolu’da ve İncir Reçeli’nden sonra mutlaka önemli bir yere sahip. Ne anlatmak istediğini tam olarak izleyicisiyle paylaşmayan senaryosuyla, hafızaları zorlamayı başarıyor. Aynı zamanda kolay elde edilemez duruşu da filmin bir diğer güçlü tarafı.
Rutin yaşam tarzına alışık ve anlık heyecanlarla renksiz hayatını bir adım öteye götürmeye çalışanlar için muhteşem bir eser diyebilirim. Senaryosu, oyuncu kadrosu ve müzikleriyle Eylül; mutlaka izlenmeli. İyi seyirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder